Sayfalar

_____________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Salı, Ocak 21, 2014

Michael Clark | Oy Paradoksu

Adolf Hitler and Heinrich Himmler review SS troops during a Reichsparteitag
Bir tek oyun sonucu değiştirmesi çok enderdir. Bir seçimi bir oy farkla kazanma ya da kaybetme olasılığı dikkate alınmayacak kadar küçüktür; bu durumda oy kullanma çabası boş bir çaba gibi görünür. Yine de, toplumsal ve siyasal bakımdan uyanık yurttaşların oy kullanması beklenir ve bunu yaparken zamanlarını boşa harcadıkları düşünülmez.

Seçimlerde oy miktarları, nadiren bir tek oyun can alıcı olacağı kadar birbirine yakın olur. Oy miktarlarının yakın olacağını ya da ilgisizliğin düşük katılıma yol açtığını ve iyi bir örnek olmanız gerektiğini düşünmek için neden varsa, o zaman oy kullanmak için de iyi bir neden vardır. Dahası, halk için büyük önemi olan büyük bir sorun -örneğin nükleer politika ya da servetin büyük ölçüde yeniden bölüşümü- söz konusuysa, böylesine büyük bir fark yaratma şansı çok küçük olsa bile denemeye değer olur: Milyonları kurtarma şansı milyonda bir olsa bile denenmelidir. Ama seçimlerde yarışanlar arasındaki farklar çoğu kez bu kadar dramatik değildir ve özden çok retorik meselesi olabilir.

Oy verdiğiniz adayın büyük bir çoğunlukla kazandığını varsayalım. Sizin oyunuz önemsiz gibi görünebilir; ama zaferde, o adaya oy veren herkes kadar katkınız yok mudur? Yine de bu seçmenlerden her birinin zaferdeki payı küçüktür ve sandık başına gitme zahmetine katlanmaya değmez gibi görünebilir.

Ya herkes oy kullanmazsa? İyi bir neden olmadan oy vermekten sakınmak benim için hoş görülebilirse, bunun başkaları için de hoş görülebilir olduğunu öne sürebiliriz. Ama demokrasinin olanaklı olması için, herkesin oy kullanmaktan uzak durması caiz olamaz. Demokratik sistemi devam ettirmeye yetecek kadar yüksek bir katılım olacağını biliyorsanız, oy kullanmaktan uzak durmanıza belki izin veririz. O zaman hareket ilkeniz şöyle olurdu: "Yeterince insanın oy vereceğini bilmediğiniz sürece oy vermelisiniz..."

Oy verirken siyasal olarak hangi tarafta olduğunuzu ifade ediyorsunuz ve bu, seçim sonuçlarından bağımsız olarak değerli sayılabilir. Birilerinin neo-Nazi bir partiye oy verdiği bir durumda böyle bir kendini ifadenin ahlaki önemi açıktır. Ama siyasal olarak taraf olmadığınız sürece, tek başınıza oy vermek siyasal duruşunuzun içten bir ifadesi olmaz; siyasal tarafınızı başka yollarla ifade etmeniz de olasıdır. Bununla birlikte, güçlü siyasal bağlılıklar göz önüne alındığında, oy kullanmamanız normalde anormal olur. Önemli konularda rakip partilerden pek farklı olmayan bir partiye oy vermenizin aynı öneme sahip olup olmaması, ayrı bir konudur. 

Ya siyasetle ilgilenmiyorsanız? Örneğin, bir besteci ya da sanatçı olarak eserinizle uğraşıyorsunuz ve ürettiğiniz eserin siyasetle ilgisi yoktur. Yaygın bir ilgisizlik tehlikesi olmadıkça ya da önemli bir sorun söz konusu olmadıkça, oy verme zahmetine katlanmamanız sizin için kabul edilebilir olabilir. Ne de olsa, ilgili ve bilgili olanların -kötü niyetli olmamaları koşuluyla- oy kullanması, cahillerin ya da vurdumduymazların oy kullanmasından iyidir.

Michael Clark | Paradokslar Kitabı | Hil Yayın | 239 s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder